Yasemin-Nilgün
Annem kokoştur
- Çocukluğunuzu düşününce aklınıza ilk olarak ne geliyor?
Yasemin: Annemin anlattıklarından hatırlıyorum; babamın kıyafetlerinin içine, yatağa hep ıspanakları doldurmuşum! Emeklediğim dönemlerde hem de!
Nilgün: İşten ayrıldım ve üç buçuk yaşına kadar Yasemin’i ben büyüttüm. Yasemin öğle uykusundaydı. Ama kalkması gereken bir vakit. Ben de ıspanak ayıkladım. Sonra bir şey oldu ıspanakları ayıkladığım kabı yere koydum aceleyle. Bu arada Yasemin’in uyanması gerek ama büyük bir sessizlik! Hemen; “Gidip bir bakayım” dedim. O zamanlar
Beşiktaş’taki evimizin uzun bir koridoru vardı. Yerdeki halılar ıslanmış. “Allah Allah ne oluyor” dememe kalmadan, bir de baktım yerde küçük bir ıspanak parçası! Ispanakları takip ederek Yasemin’i buldum! Yatağın içine, yerlere her yere ayıkladığım ıspanakları dökmüştü! Akşam aç kaldık tabii!
- Anlaşamadığınız noktalar neler?
Yasemin: Kıyafet konusunda anlaşamıyoruz. Annem kokoştur! Ama ben kokoşluktan nefret ederim. Bir mağazaya gittiğimizde bana çiçekli böcekli şeyler getiriyor annem giymem için. Hiç sevmem öyle şeyleri.
Nilgün: Ben daha hanım hanımcık, süslü şeyleri severim. Askılı, abiye, topuklu ayakkabı vs. Ben genç kızlığımda da spor ayakkabı giymezdim mesela. Yine topuklu giyerdim. Feminen bir kadınım ben. Kızımsa spor. Onun bu kadar spor giyinmesi beni rahatsız ediyor. Çünkü giyindiği zaman çok yakışıyor ona askılı elbiseler, topuklular...
- Ünlü birinin annesi olmak ne hissettiriyor?
Nilgün: Çok keyifli! İlk sahneye çıktığında ilkokula gidiyordu. AKM’de Fındıkkıran Balesi’ydi. Çok heyecanlanmıştım. Ağlamıştım. Hangi konserine gidersem gideyim, heyecanım hiç değişmiyor. Onu sahnede gördüğüm zaman gözlerim doluyor. İnsanların fotoğraflarını istemesi, onu sevdiklerini söylemeleri çok gurur verici... Kolay gelmediler bu noktaya. Ortaokul yıllarından beri çok çalışıyorlar.
- Annenize en çok hangi konuda kızarsınız?
Yasemin: Öksüremiyor! Bir insan öksüremez mi! Benim annem öksüremiyor işte! Her seferinde bir şey oluyor sanıyorum. Sinir oluyorum o huyuna. Bir de beni sinir etmek için zırt pırt arıyor. Ama özellikle yapıyor bunu. Bazen duygu sömürüsü yapıyor bana. 40 yılda bir dışarı çıkıyorum. Bana; “Ben evde tek başıma sıkılıyorum” diyor. Telefonu kapıyorum ben de aramasın diye.
Nilgün: Ben Yasemin’le hayatı yakalıyorum. Bana gençlik veriyor.
- İleride anneniz gibi bir anne olur musunuz?
Yasemin: Olamam. Ben onun gibi sabırlı değilim. Onun kadar sabrım yok, azarlarmışım gibi geliyor çocukları o yüzden istemiyorum çocuk.